4 Haziran 2020
TÜRK TİCARET HUKUKUNDA FATURA
I.
Tanım, Zorunlu Unsurlar, Düzenleme
Zorunluluğu
TTK 21/1.maddesinde “Ticari işletmesi
bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış
olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş
ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” hükmü yer almakla birlikte faturanın tanımı
yapılmamıştır. Faturanın tanımı için Vergi Usul Kanunun 229.maddesini
incelemek gerekmektedir. Buna göre fatura “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin
borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar
tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”
VUK açısından faturada bulunması zorunlu
unsurlar:
Vergi
Usul Kanunu’nun “Faturanın Şekli” başlıklı 230. maddesine göre faturada asgari
olarak bulunması gereken bilgiler;
– Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası,
– Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret
unvanı,
– İş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap
numarası,
– Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa
vergi dairesi ve hesap numarası,
– Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve
tutarı, Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası.
Türk
Ticaret Kanunu’na (TTK) göre faturada yer alması gereken zorunlu bilgiler
6102
sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 39/2 hükmü gereğince;
– Ticaret sicil numarası/MERSİS numarası,
– Ticaret unvanı,
– İşletmenin merkezi,
– Tescil edilen internet sitesinin adresi.
(Bağımsız denetime tabi olanlar için).
Faturada
sadece VUK ‘unda sayılan bilgiler değil, aynı zamanda TTK bilgilerinin de
yer alması gerekmektedir.
Fatura düzenleme zorunluluğu: Fatura,
malın teslimi ve hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde düzenlenir.
Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar, vergi mevzuatı açısından hiç
düzenlenmemiş sayılır. Ay sonlarına rastlayan satışlarda en geç ayın son günü
fatura düzenlenmelidir. Sonraki aya geçiş yapılamaz.
Vergi Usul Yasasının “Faturanın Nizamı” başlıklı
231. maddesinin 5. bendinde “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı
tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde
düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır” hüküm bulunmaktadır.
Türk Ticaret Yasasının 21. maddesinin 1.
fıkrasında ise “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş
görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir
fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini
isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır.
İki hüküm birlikte değerlendirildiğinde VUK’a
göre süresinde düzenlenmeyen faturanın hiç düzenlenmemiş sayılmasından yola
çıkılarak ticari anlamda da delil teşkil etmeyeceği yanılgısına düşülebilir.
Oysa burada kastedilen azami 7 günlük süre içinde düzenlenmeyen faturanın vergisel
yükümlükler manasında düzenlenmemiş sayılmasıdır. 7 günlük süreden sonra
düzenlenen fatura, TTK anlamında delil teşkil etmeye devam edecektir.
II. fatura türleri
1.İşlem amacına GÖRE fatura türleri
Satış Faturası
Bir işletmenin sattığı ürün veya hizmeti
belgelemek için müşterilerine kestiği faturalardır. Her satışın belgelenerek
yasallaşması gerekir. Bir satış faturasında satılan malın cinsi, ismi, miktarı,
birim satış fiyatı, ve toplam bedeli gibi bilgiler beyan edilir.
İrsaliyeli Fatura
Hem sevk irsaliyesi hem de satış
faturası değeri taşıyan belgeye İrsaliyeli Fatura denir.
Proforma Fatura
Proforma fatura bir teklif faturası
olup “icap” aşamasına ilişkindir. Hiç bir mali yükümlülüğe neden olmayan
proforma fatura ile Satıcı hizmeti veya malı ne kadar ücret karşılığında satmak
istediğini beyan etmiş olur. İcap-kabul aşamaları tamamlanıp sözleşme ilişkisi
kurulmadan proforma fatura karşılığı mal sevkiyatı ve ödeme yapılmaz.
Ticaret ve Vergi Hukukunda “Proforma
Fatura” ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Her firma Proforma
faturayı kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde düzenleyebilir. Ancak Proforma
göndermek amacıyla asla resmi fatura kullanılmamalıdır ve fatura üstüne
kesinlikle “Proforma Fatura” ibaresi eklenmelidir.
İade Faturası
İade faturası, müşteri tarafından alınan bir malın
satıcıya geri verilmesi durumunda düzenlenen bir faturadır. İade faturası ile
müşteri tarafından alınan bir malın tamamının satıcıya iadesi olabileceği gibi
bir kısmının da iadesi olanaklıdır. Keza kabul edilmeyen faturaya itiraz etmek
yerine iade faturası kesme yoluna gidildiği de sıklıkla görülmektedir.
2. GÖNDERİM YÖNTEMİNE BAĞLI
OLARAK fatura türleri
Basılı Fatura
Yetkili matbaalarda şekil şartlarına uygun olarak
basılmış faturadır.
Dijital Fatura
Dijital ortamda oluşturulup, saklanan faturalardır.
Basılı fatura ile aynı değere sahiptir.
e-Fatura
İki e-Fatura mükellefi arasında alınıp gönderilen
faturalardır. Kanuni açıdan baktığımızda basılı faturadan hiçbir farkı yoktur.
3. FATURA BEDELİNİN ÖDENİP ÖDENMEMESİNE BAĞLI OLARAK FATURA
TÜRLERİ
Kapalı
Fatura: İşletmenin, peşin satışlarında
fatura bedelini peşin olarak aldığını göstermek için faturanın alt tarafının
kaşelenip imzalandığı faturalardır. Kapalı faturalar mal bedelinin ödendiğine karinedir.
Açık Fatura: İşletmenin,
veresiye satışlarında fatura bedelini ileri bir tarihte tahsil edeceğini
göstermek için faturanın üst tarafının kaşelenip imzalandığı faturalardır.
III.
FATURANIN İSPAT GÜCÜ
“TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, faturanın özellikle tacirler
arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu belirtilmiş ve süresinde itiraz
edilmeyen fatura içeriğinin düzenleyen lehine olduğuna bir karine
getirilmiştir.
Faturanın düzenleyen lehine delil
oluşturması için:
1.Taraflar Arasında Ticari Bir İlişki
Bulunmalıdır
Fatura bir mal/hizmet satışına dayanmalı yani taraflar arasında temel borç
ilişkisi bulunmalıdır. Fatura
tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal
satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır (TTK m.
21/1). Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile
ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir
sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile,
gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır.
Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu
anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde
itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz.
“Davalı
alım satım ilişkisini kabul etmemektedir. Bu nedenle davacının fatura deliline
dayanabilmesi için, faturada yazılı malı davalıya teslim ettiğini, bu teslimin
borç doğurucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğunu, faturanın da bu
ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunu genel ispat kurallarına göre (yemin teklifi
dahil) kanıtlaması gerekir. Çünkü tebliğ edilen faturaya sekiz gün içinde
itiraz edilmemiş olması hali, faturada yazılı malın alıcıya teslim edildiğini
göstermez, bu sadece malın fiyat ve adedi yönünden içeriğini kabul anlamına
gelir.” (Yargıtay 3.
Hukuk Dairesi, T. 6.10.2005, E. 2005/8385 - K. 2005/9627)
2. Faturanın
İçeriği Doğru Olmalıdır
Fatura içeriğinin düzenleyen lehine delil teşkil etmesi için taraflar
arasındaki anlaşmaya uygun olarak düzenlenmesi ve VUK’nda belirtilen zorunlu
unsurları içermesi gerekir.
“Türk Ticaret Kanunu'nun
23/2. maddesi gereğince; faturayı alan kimsenin, aldığı tarihten itibaren sekiz
gün içinde kapsamı hakkında itirazda bulunmaması sonucu fatura kapsamını kabul
etmiş sayılabilmesi için faturanın, yanlar arasındaki yazılı sözleşme şartını
değiştirecek içerikli olmaması gerekir.” (Yargıtay
15. Hukuk Dairesi, T. 14.2.2007, E. 2006/7750 - K. 2007/882)
3. Fatura Karşı
Tarafa Tebliğ Edilmiş Olmalıdır
Faturanın bir ispat vesikası olabilmesi için satıcı tarafından müşteriye
teslimi ve teslimin kanıtlanması gerekir.
Dijitalleşme ile birlikte faturanın teslimine ilişkin tartışmaların azalacağını
düşünüyoruz. Bununla birlikte tacirler arasında sıklıkla yapılan faturanın
taahhütlü, iadeli taahhütlü, kargo gibi vasıtalarla gönderilmesi durumlarında
ispat sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu tip
bir itiraza olanak bırakmamak gayesiyle faturanın 2.nüshasına imza almak,
tartışmalı hallerde noter kanalıyla tebliğ etmek uygun olabilir.
Faturanın karşı tarafa gönderilmemesi ya da gönderildiğinin ispat edilememesi
durumunda fatura, satıcı açısından delil teşkil etmeyecektir.
4. Faturaya İtiraz Edilmemiş Olmalıdır
Türk Ticaret
Yasasının 21/2 maddesinde “Bir
faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, içeriği hakkında
bir itirazda bulunmamışsa içeriğini kabul etmiş sayılır.”
hükmü yer almaktadır. Buna göre
sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru
olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. ( Yargıtay
İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 Tarih ve E:2001/1,
K:2003/1 sayılı kararından alınmıştır.)
5. Faturayı
Gönderen Tacir, Ticari İşletmesi Adına Fatura Düzenlemiş Olmalıdır
Vergi
Usûl Kanunu’na göre (VUK m. 232) tacirler dışında başka kişilerin de fatura
düzenleme zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak fatura içeriğinin kabul edilmiş
sayılması hakkındaki karine (TTK m. 21/2), sadece tacirlerin gönderdiği
faturalar için hüküm ve sonuç doğurur. Faturayı gönderen tarafın tacir
olmasının yanı sıra, faturaya konu işin ticari işletmesi bağlamında yapılmış
olması gerekir. Tacir ticari işletmesi dışında bir iş görmesi nedeniyle fatura
düzenlemişse, Türk Ticaret Kanunu m. 21/2’nin getirdiği imkândan faydalanamaz.
IV. FATURAYA İTİRAZ
Bir faturayı tebliğ alan tacir, içeriğini kabul
etmiyorsa tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde faturaya itiraz etmelidir. Yasada
itirazın şekline dair bir açıklama yapılmamıştır. Bununla birlikte fatura
yazılı bir belge olduğuna göre yazılı belgeye karşın itirazın da yazılı olarak
yapılması uygun olacaktır. Dolayısıyla ispat kolaylığı açısından itirazın noter
kanalıyla yapılması tercih edilebilir.
Faturayı alan
taraf, sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etmişse, fatura içeriğinin
önceden yapılmış sözleşmeye uygun olduğunu faturayı düzenleyen tacir ispat
etmelidir.
İtiraz
için 8 günlük süre öngörülmekle birlikte itiraz süresinin hangi andan itibaren
işlemeye başlayacağı Kanun’da belirlenmemiştir (TTK m. 21/2). Sürenin başlama
ve bitiş anının tespiti, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını belirlemek
bakımından önemlidir. İtiraz süresinin sona erdiği anın tespitinde, Türk
Borçlar Kanunu m. 92/1 çerçevesinde hareket edilmelidir. Buna göre sekiz günlük
süre, faturanın muhataba tebliğ edildiği günün ertesi günü işlemeye başlar.
Geçerli bir itiraz için itirazın
süresinde yapılmış olması yeterli olup, itirazın karşı tarafa varmış olmasına
gerek bulunmamaktadır. İtirazın süresinde yapılıp yapılmadığının
belirlenmesinde faturanın muhataba varmış olduğunun tespiti önemlidir. Bu önemi
dolayısıyla doktrinde, faturayı gönderen tarafın, muhatabın faturayı aldığını
belgelendirmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Bununla birlikte kanunda faturanın
hangi şekilde gönderilmesi gerektiğine ilişkin bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Taraflar aralarında anlaşmak suretiyle faturanın elektronik ortamda
düzenlenmesini ve gönderilmesini kararlaştırabilirler (TTK m. 1525/1).
Bu düzenleme dışında, faturanın Türk
Ticaret Kanunu’nun 18. maddesine göre gönderilmesinin gerekip gerekmediği
hususu gerek doktrini gerekse Yargıtay’ı meşgul etmektedir. Faturanın
gönderilmesi ve muhataba ulaşmış olması, faturaya itiraz süresinin başlama
anının tespiti bakımından önemli olması nedeniyle, faturanın, Türk Ticaret
Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan muhtevaya sahip olmasa da, bu yollardan biri
ile gönderilmesi ispat kolaylığı için pratik fayda sağlar.
Faturaya itirazın şekli Kanun’da açıkça
belirlenmiş değildir. Bir düşünceye göre, faturanın yazılı delil olmasından
hareketle faturaya itiraz da adi yazılı şekil veya Türk Ticaret Kanunu m.
18/3’deki vasıtalardan biri ile yapılmalıdır.
Buna karşılık diğer görüşe göre, Türk Ticaret
Kanunu’nun 18. maddesinin üçüncü fıkrasındaki ihtar ve ihbarın konusu temerrüde
düşürme, sözleşmeden dönme ve fesih ile sınırlıdır. Bu düzenlemeye göre
yapılacak ihtar ve ihbarın kapsamı faturaya itiraz edilmesini de kapsayacak
şekilde genişletilemez. Fatura lehine olan ve faturaya ilişkin karineden
yararlanmak isteyen tarafın bu yöndeki iddiasına karşılık, karşı taraf faturaya
süresi içinde itirazda bulunduğunu beyan ederse, faturaya itiraz edilip
edilmediği vakıası çekişmeli hale gelmiş olur ve ispatın konusunu oluşturur
(HMK m. 187) MK 6.maddede yer alan genel ispat kuralı uyarınca “iddia eden
ispatla mükelleftir” .Dolayısıyla faturaya süresi içinde itiraz edilmediğini
öne süren taraf bu iddiasını ispatlamalıdır.
V. FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI :
Teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemesi faturada kayıtlı
bedelin kesinleşmesi sonucunu doğurur. Ancak itiraz edilmemesi taraflar
arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve faturayı düzenleyenin faturada kayıtlı
mal/hizmeti taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak teslim ettiği anlamına
gelmez. (Yargıtay 15. HD. 23.11.1992, E:1992/4618, K:1992/5448)
“Davaya dayanak alınan faturanın Türk Ticaret
Kanunu'nun 23. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun
kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme
yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de
kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından
kanıtlanmış olması zorunludur. Mahkemenin kabulünde ve somut olayda olduğu
gibi, açıklanan koşullar gerçekleşmeden sadece faturanın karşı tarafa tebliğ
edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdi ilişkinin kurulmuş
olduğunu, iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamaz.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, T.
7.3.2008, E. 2007/2029 - K. 2008/1483)
VI. FATURA ALAN KİMSE BAKIMINDAN
BAĞLAYICI OLMAYAN KAYITLAR
Faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle
fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması faturanın olağan içeriği ile
sınırlıdır. Zira faturayı gönderen taraf, fiili olarak faturanın muhtevasını
dilediği gibi belirleme imkânına sahiptir. Bu durumda faturanın olağan
içeriğinin ne olduğunun belirlenmesi gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması aşaması ile
ilgili bir belge olmayıp, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgilidir. Başka bir
ifadeyle fatura edimlerin ifası aşamasında düzenlenerek edimlerin içeriğini
gösterir. Dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin ikinci fıkrası
gereğince itiraz edilmeyerek kabul edildiği varsayılan fatura içeriği de
sözleşmesinin ifasına ilişkin hususlar hakkında olmalıdır. Örneğin satılan
malın miktarı, yapılan işin sayısı, türü, bedeli gibi hususların faturada yer
alması olağandır. Buna karşılık, taraflar arasında sözleşmede yer almamasına
rağmen, “bedelin belli süre içinde ödenmemesi halinde vade farkı ödenir”, gibi
bir kayıt faturaya konularak karşı tarafa tebliğ edilir ve muhatap süresinde
itirazda bulunmazsa, bu kayıt muhatap için bağlayıcı olmaz.
Bu
konudaki Yargıtay kararına göre de; “Fatura sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili
olduğu için TTK’nın 23/2. maddesine göre süresinde itiraz olunmamak suretiyle
kabul edildiği varsayılan fatura içeriği ancak sözleşmenin ifa safhasıyla
ilgili olarak faturada yer alması olağan sayılan satılan malın cinsi, veya
yapılan işin adedi, türü, bedeli gibi hususlara ilişkin olabilir. Faturadaki
gecikme halinde vade farkı alınacağına ilişkin kayda itiraz edilmemesi,
faturada yer almakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenmemiş bir
hususa ilişkin kaydın da kabul edildiği anlamına gelmez.” Dolayısıyla fatura
ile taraflar arasındaki sözleşmenin şartlarının değiştirilmesi mümkün değildir.
VII. FATURAYA DAYALI İCRA TAKİBİNE
İLİŞKİN DAVALARDA FATURA VE TİCARİ DEFTERLERİN DELİL NİTELİĞİ
Fatura
tek başına alacağın varlığını gösteren bir belge değildir. Bu nedenle faturanın
açık ya da kapalı olarak düzenlenmesi, faturanın ilgilisine tebliğ edilip
edilmemiş olması, ilgilinin fatura içeriğine itiraz edip etmemiş olması ve bu
faturaların tarafların ticari defterlerine kaydedilmiş olup olmaması bir
alacağın varlığının tespitinde değerlendirilmesi gereken kriterlerdir.
Öncelikle
fatura taraflar arasındaki temel ilişkiye dayalı olarak düzenlenmek zorundadır.
Ortada bir ilişki yoksa fatura içeriğine itiraz edilmemiş olsa dahi aleyhine
fatura düzenlenen kişi için bir sonuç doğurmayacaktır. Örneğin Faturaya dayalı
icra takibi sonucunda açılan itirazın iptali davasında borçlu aralarında hiçbir
ilişki olmadığını o nedenle faturada yer alan miktardan sorumlu olmadığını
iddia edebilir. Bu durumda alacaklı öncelikle aralarında bu faturayı
düzenlemesine sebep olan ilişkiyi ispat etmek zorundadır.
Faturaya
Dayalı İcra Takibine İlişkin Açılan Davalarda tarafların aralarında bir ilişki
olup olmadığını, fatura içeriğindeki bedelin doğru yazılıp yazılmadığı,
faturada yer alan alacağın ödenip ödenmediğini ortaya çıkaran en önemli delil
tarafların ticari defterleridir. Ticari Defterlerin Delil Niteliği HMK’nın 222.
Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ;
“Ticari
defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre
eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları
yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak
tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak
kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş
ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta
hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer
kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. “
“…Somut
olayda, davalı alacaklı tarafça faturaya dayalı icra takibi başlatılmış ise de, tek taraflı olarak fatura düzenlenip,
ticari defterlere kaydedilmesi akdi ilişkinin varlığını ispata yeterli
değildir. Zira, dosya kapsamı itibariyle anılan faturanın davacıya
tebliğ edildiğine dair bir belge bulunmadığı gibi, taraf ticari defterlerinin
bilirkişi marifetiyle incelenmesi neticesinde takip konusu faturanın davacı
ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı da tespit edilmiştir. Ayrıca, ancak akdi
ilişkinin ispatı halinde mal teslimi hususunda tanık dinlenebileceğinden, akdi
ilişki, uyuşmazlık kapsamında ise, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin
varlığının tanık delili ile ispatı mümkün olmayıp, 6100 Sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanması
gerekmektedir…”
(YARGITAY11. HUKUK
DAİRESİ E: 2016/790 K: 2016/619 K.T. 07.02.2017)
VIII.
BİR İSPAT ARACI OLARAK BA-BS FORMU:
Kayıtdışı
ekonomi ile ve piyasada “naylon fatura” olarak tabir edilen “muhteviyatı
itibari ile yanıltıcı belgeler” ile mücadele etmek için Mali İdare tarafından
2006 yılında uygulanmaya başlamış bir prosedür olan BA-BS formları firmaların
birbirlerine kesmiş oldukları faturaları çapraz kontrole tabi tutmak ve
eşleştirmek amacı taşır.
Mal alış, mal alış iadesi, mal satış, mal satış iadesi, demirbaşlar, giderler gibi faturalandırılmış belgeler de olarak adlandırılan hesaplarda