TÜRK TİCARET HUKUKUNDA FATURA

                                                                                              4 Haziran 2020

 

TÜRK TİCARET HUKUKUNDA FATURA

I.                                   Tanım, Zorunlu Unsurlar, Düzenleme Zorunluluğu  

TTK 21/1.maddesinde “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” hükmü yer almakla birlikte faturanın tanımı yapılmamıştır. Faturanın tanımı için Vergi Usul Kanunun 229.maddesini incelemek gerekmektedir. Buna göre fatura “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”

 VUK açısından faturada bulunması zorunlu unsurlar:

 

Vergi Usul Kanunu’nun “Faturanın Şekli” başlıklı 230. maddesine göre faturada asgari olarak bulunması gereken bilgiler;

– Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası,
– Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı,
– İş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası,
– Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası,
– Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı,  Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası.

Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) göre faturada yer alması gereken zorunlu bilgiler

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 39/2 hükmü gereğince;


– Ticaret sicil numarası/MERSİS numarası,
– Ticaret unvanı,
– İşletmenin merkezi,
– Tescil edilen internet sitesinin adresi. (Bağımsız denetime tabi olanlar için).

Faturada sadece VUK ‘unda sayılan bilgiler değil, aynı zamanda TTK bilgilerinin de yer alması gerekmektedir.

Fatura düzenleme zorunluluğu: Fatura, malın teslimi ve hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar, vergi mevzuatı açısından hiç düzenlenmemiş sayılır. Ay sonlarına rastlayan satışlarda en geç ayın son günü fatura düzenlenmelidir. Sonraki aya geçiş yapılamaz.

 
Vergi Usul Yasasının “Faturanın Nizamı” başlıklı 231. maddesinin 5. bendinde “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır” hüküm bulunmaktadır.
 
Türk Ticaret Yasasının 21. maddesinin 1. fıkrasında ise “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır.
 
İki hüküm birlikte değerlendirildiğinde VUK’a göre süresinde düzenlenmeyen faturanın hiç düzenlenmemiş sayılmasından yola çıkılarak ticari anlamda da delil teşkil etmeyeceği yanılgısına düşülebilir. Oysa burada kastedilen azami 7 günlük süre içinde düzenlenmeyen faturanın vergisel yükümlükler manasında düzenlenmemiş sayılmasıdır. 7 günlük süreden sonra düzenlenen fatura, TTK anlamında delil teşkil etmeye devam edecektir.

II.  fatura türleri

1.İşlem amacına GÖRE  fatura türleri

Satış Faturası

Bir işletmenin sattığı ürün veya hizmeti belgelemek için müşterilerine kestiği faturalardır. Her satışın belgelenerek yasallaşması gerekir. Bir satış faturasında satılan malın cinsi, ismi, miktarı, birim satış fiyatı, ve toplam bedeli gibi bilgiler beyan edilir.

İrsaliyeli Fatura

Hem sevk irsaliyesi hem de satış faturası değeri taşıyan belgeye İrsaliyeli Fatura denir.

Proforma Fatura

Proforma fatura bir teklif faturası olup “icap” aşamasına ilişkindir. Hiç bir mali yükümlülüğe neden olmayan proforma fatura ile Satıcı hizmeti veya malı ne kadar ücret karşılığında satmak istediğini beyan etmiş olur. İcap-kabul aşamaları tamamlanıp sözleşme ilişkisi kurulmadan proforma fatura karşılığı mal sevkiyatı ve ödeme yapılmaz.

Ticaret ve Vergi Hukukunda “Proforma Fatura” ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Her firma Proforma faturayı kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde düzenleyebilir. Ancak Proforma göndermek amacıyla asla resmi fatura kullanılmamalıdır ve fatura üstüne kesinlikle “Proforma Fatura” ibaresi eklenmelidir.

 

İade Faturası

İade faturası, müşteri tarafından alınan bir malın satıcıya geri verilmesi durumunda düzenlenen bir faturadır. İade faturası ile müşteri tarafından alınan bir malın tamamının satıcıya iadesi olabileceği gibi bir kısmının da iadesi olanaklıdır. Keza kabul edilmeyen faturaya itiraz etmek yerine iade faturası kesme yoluna gidildiği de sıklıkla görülmektedir.

2. GÖNDERİM YÖNTEMİNE BAĞLI OLARAK fatura türleri

Basılı Fatura

Yetkili matbaalarda şekil şartlarına uygun olarak basılmış faturadır.

Dijital Fatura

Dijital ortamda oluşturulup, saklanan faturalardır. Basılı fatura ile aynı değere sahiptir.

e-Fatura

İki e-Fatura mükellefi arasında alınıp gönderilen faturalardır. Kanuni açıdan baktığımızda basılı faturadan hiçbir farkı yoktur. 

 

3. FATURA BEDELİNİN ÖDENİP ÖDENMEMESİNE BAĞLI OLARAK FATURA TÜRLERİ

Kapalı Fatura: İşletmenin, peşin satışlarında fatura bedelini peşin olarak aldığını göstermek için faturanın alt tarafının kaşelenip imzalandığı faturalardır. Kapalı faturalar mal bedelinin ödendiğine karinedir.

Açık Fatura: İşletmenin, veresiye satışlarında fatura bedelini ileri bir tarihte tahsil edeceğini göstermek için faturanın üst tarafının kaşelenip imzalandığı faturalardır.

III. FATURANIN İSPAT GÜCÜ


“TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu belirtilmiş ve süresinde itiraz edilmeyen fatura içeriğinin düzenleyen lehine olduğuna bir karine getirilmiştir. 

Faturanın düzenleyen lehine delil oluşturması için:

 
1.Taraflar Arasında Ticari Bir İlişki Bulunmalıdır
 
Fatura bir mal/hizmet satışına dayanmalı yani taraflar arasında temel borç ilişkisi bulunmalıdır.
Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır (TTK m. 21/1). Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz.

“Davalı alım satım ilişkisini kabul etmemektedir. Bu nedenle davacının fatura deliline dayanabilmesi için, faturada yazılı malı davalıya teslim ettiğini, bu teslimin borç doğurucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğunu, faturanın da bu ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunu genel ispat kurallarına göre (yemin teklifi dahil) kanıtlaması gerekir. Çünkü tebliğ edilen faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması hali, faturada yazılı malın alıcıya teslim edildiğini göstermez, bu sadece malın fiyat ve adedi yönünden içeriğini kabul anlamına gelir.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, T. 6.10.2005, E. 2005/8385 - K. 2005/9627)


 

2. Faturanın İçeriği Doğru Olmalıdır
 
Fatura içeriğinin düzenleyen lehine delil teşkil etmesi için taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak düzenlenmesi ve VUK’nda belirtilen zorunlu unsurları içermesi gerekir. 

“Türk Ticaret Kanunu'nun 23/2. maddesi gereğince; faturayı alan kimsenin, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde kapsamı hakkında itirazda bulunmaması sonucu fatura kapsamını kabul etmiş sayılabilmesi için faturanın, yanlar arasındaki yazılı sözleşme şartını değiştirecek içerikli olmaması gerekir.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, T. 14.2.2007, E. 2006/7750 - K. 2007/882)

 

3. Fatura Karşı Tarafa Tebliğ Edilmiş Olmalıdır
 
Faturanın bir ispat vesikası olabilmesi için satıcı tarafından müşteriye teslimi ve teslimin kanıtlanması gerekir.
  
Dijitalleşme ile birlikte faturanın teslimine ilişkin tartışmaların azalacağını düşünüyoruz. Bununla birlikte tacirler arasında sıklıkla yapılan faturanın taahhütlü, iadeli taahhütlü, kargo gibi vasıtalarla gönderilmesi durumlarında ispat sorunu ortaya çıkmaktadır.  Bu tip bir itiraza olanak bırakmamak gayesiyle faturanın 2.nüshasına imza almak, tartışmalı hallerde noter kanalıyla tebliğ etmek uygun olabilir.
  
Faturanın karşı tarafa gönderilmemesi ya da gönderildiğinin ispat edilememesi durumunda fatura, satıcı açısından delil teşkil etmeyecektir.

 

4. Faturaya İtiraz Edilmemiş Olmalıdır

Türk Ticaret Yasasının 21/2 maddesinde “Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa içeriğini kabul etmiş sayılır.”  hükmü yer almaktadır. Buna göre sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. ( Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 Tarih ve E:2001/1, K:2003/1 sayılı kararından alınmıştır.)

5. Faturayı Gönderen Tacir, Ticari İşletmesi Adına Fatura Düzenlemiş Olmalıdır

Vergi Usûl Kanunu’na göre (VUK m. 232) tacirler dışında başka kişilerin de fatura düzenleme zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması hakkındaki karine (TTK m. 21/2), sadece tacirlerin gönderdiği faturalar için hüküm ve sonuç doğurur. Faturayı gönderen tarafın tacir olmasının yanı sıra, faturaya konu işin ticari işletmesi bağlamında yapılmış olması gerekir. Tacir ticari işletmesi dışında bir iş görmesi nedeniyle fatura düzenlemişse, Türk Ticaret Kanunu m. 21/2’nin getirdiği imkândan faydalanamaz.

 

IV. FATURAYA İTİRAZ
 

Bir faturayı tebliğ alan tacir, içeriğini kabul etmiyorsa tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde faturaya itiraz etmelidir. Yasada itirazın şekline dair bir açıklama yapılmamıştır. Bununla birlikte fatura yazılı bir belge olduğuna göre yazılı belgeye karşın itirazın da yazılı olarak yapılması uygun olacaktır. Dolayısıyla ispat kolaylığı açısından itirazın noter kanalıyla yapılması tercih edilebilir.

Faturayı alan taraf, sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etmişse, fatura içeriğinin önceden yapılmış sözleşmeye uygun olduğunu faturayı düzenleyen tacir ispat etmelidir.

İtiraz için 8 günlük süre öngörülmekle birlikte itiraz süresinin hangi andan itibaren işlemeye başlayacağı Kanun’da belirlenmemiştir (TTK m. 21/2). Sürenin başlama ve bitiş anının tespiti, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını belirlemek bakımından önemlidir. İtiraz süresinin sona erdiği anın tespitinde, Türk Borçlar Kanunu m. 92/1 çerçevesinde hareket edilmelidir. Buna göre sekiz günlük süre, faturanın muhataba tebliğ edildiği günün ertesi günü işlemeye başlar.

Geçerli bir itiraz için itirazın süresinde yapılmış olması yeterli olup, itirazın karşı tarafa varmış olmasına gerek bulunmamaktadır. İtirazın süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesinde faturanın muhataba varmış olduğunun tespiti önemlidir. Bu önemi dolayısıyla doktrinde, faturayı gönderen tarafın, muhatabın faturayı aldığını belgelendirmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.

Bununla birlikte kanunda faturanın hangi şekilde gönderilmesi gerektiğine ilişkin bir zorunluluk bulunmamaktadır. Taraflar aralarında anlaşmak suretiyle faturanın elektronik ortamda düzenlenmesini ve gönderilmesini kararlaştırabilirler (TTK m. 1525/1).

Bu düzenleme dışında, faturanın Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesine göre gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu gerek doktrini gerekse Yargıtay’ı meşgul etmektedir. Faturanın gönderilmesi ve muhataba ulaşmış olması, faturaya itiraz süresinin başlama anının tespiti bakımından önemli olması nedeniyle, faturanın, Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan muhtevaya sahip olmasa da, bu yollardan biri ile gönderilmesi ispat kolaylığı için pratik fayda sağlar.

Faturaya itirazın şekli Kanun’da açıkça belirlenmiş değildir. Bir düşünceye göre, faturanın yazılı delil olmasından hareketle faturaya itiraz da adi yazılı şekil veya Türk Ticaret Kanunu m. 18/3’deki vasıtalardan biri ile yapılmalıdır.

 Buna karşılık diğer görüşe göre, Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesinin üçüncü fıkrasındaki ihtar ve ihbarın konusu temerrüde düşürme, sözleşmeden dönme ve fesih ile sınırlıdır. Bu düzenlemeye göre yapılacak ihtar ve ihbarın kapsamı faturaya itiraz edilmesini de kapsayacak şekilde genişletilemez. Fatura lehine olan ve faturaya ilişkin karineden yararlanmak isteyen tarafın bu yöndeki iddiasına karşılık, karşı taraf faturaya süresi içinde itirazda bulunduğunu beyan ederse, faturaya itiraz edilip edilmediği vakıası çekişmeli hale gelmiş olur ve ispatın konusunu oluşturur (HMK m. 187) MK 6.maddede yer alan genel ispat kuralı uyarınca “iddia eden ispatla mükelleftir” .Dolayısıyla faturaya süresi içinde itiraz edilmediğini öne süren taraf bu iddiasını ispatlamalıdır. 

V. FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI :

Teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemesi faturada kayıtlı bedelin kesinleşmesi sonucunu doğurur. Ancak itiraz edilmemesi taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve faturayı düzenleyenin faturada kayıtlı mal/hizmeti taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak teslim ettiği anlamına gelmez. (Yargıtay 15. HD. 23.11.1992, E:1992/4618, K:1992/5448)

“Davaya dayanak alınan faturanın Türk Ticaret Kanunu'nun 23. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunludur. Mahkemenin kabulünde ve somut olayda olduğu gibi, açıklanan koşullar gerçekleşmeden sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdi ilişkinin kurulmuş olduğunu, iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamaz.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, T. 7.3.2008, E. 2007/2029 - K. 2008/1483)

VI. FATURA ALAN KİMSE BAKIMINDAN BAĞLAYICI OLMAYAN KAYITLAR

Faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması faturanın olağan içeriği ile sınırlıdır. Zira faturayı gönderen taraf, fiili olarak faturanın muhtevasını dilediği gibi belirleme imkânına sahiptir. Bu durumda faturanın olağan içeriğinin ne olduğunun belirlenmesi gerekir.  Fatura, sözleşmenin kurulması aşaması ile ilgili bir belge olmayıp, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgilidir. Başka bir ifadeyle fatura edimlerin ifası aşamasında düzenlenerek edimlerin içeriğini gösterir. Dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin ikinci fıkrası gereğince itiraz edilmeyerek kabul edildiği varsayılan fatura içeriği de sözleşmesinin ifasına ilişkin hususlar hakkında olmalıdır. Örneğin satılan malın miktarı, yapılan işin sayısı, türü, bedeli gibi hususların faturada yer alması olağandır. Buna karşılık, taraflar arasında sözleşmede yer almamasına rağmen, “bedelin belli süre içinde ödenmemesi halinde vade farkı ödenir”, gibi bir kayıt faturaya konularak karşı tarafa tebliğ edilir ve muhatap süresinde itirazda bulunmazsa, bu kayıt muhatap için bağlayıcı olmaz.

Bu konudaki Yargıtay kararına göre de; “Fatura sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olduğu için TTK’nın 23/2. maddesine göre süresinde itiraz olunmamak suretiyle kabul edildiği varsayılan fatura içeriği ancak sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak faturada yer alması olağan sayılan satılan malın cinsi, veya yapılan işin adedi, türü, bedeli gibi hususlara ilişkin olabilir. Faturadaki gecikme halinde vade farkı alınacağına ilişkin kayda itiraz edilmemesi, faturada yer almakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenmemiş bir hususa ilişkin kaydın da kabul edildiği anlamına gelmez.” Dolayısıyla fatura ile taraflar arasındaki sözleşmenin şartlarının değiştirilmesi mümkün değildir.

 

 

 

VII. FATURAYA DAYALI İCRA TAKİBİNE İLİŞKİN DAVALARDA FATURA VE TİCARİ DEFTERLERİN DELİL NİTELİĞİ

 

Fatura tek başına alacağın varlığını gösteren bir belge değildir. Bu nedenle faturanın açık ya da kapalı olarak düzenlenmesi, faturanın ilgilisine tebliğ edilip edilmemiş olması, ilgilinin fatura içeriğine itiraz edip etmemiş olması ve bu faturaların tarafların ticari defterlerine kaydedilmiş olup olmaması bir alacağın varlığının tespitinde değerlendirilmesi gereken kriterlerdir.

Öncelikle fatura taraflar arasındaki temel ilişkiye dayalı olarak düzenlenmek zorundadır. Ortada bir ilişki yoksa fatura içeriğine itiraz edilmemiş olsa dahi aleyhine fatura düzenlenen kişi için bir sonuç doğurmayacaktır. Örneğin Faturaya dayalı icra takibi sonucunda açılan itirazın iptali davasında borçlu aralarında hiçbir ilişki olmadığını o nedenle faturada yer alan miktardan sorumlu olmadığını iddia edebilir. Bu durumda alacaklı öncelikle aralarında bu faturayı düzenlemesine sebep olan ilişkiyi ispat etmek zorundadır.

Faturaya Dayalı İcra Takibine İlişkin Açılan Davalarda tarafların aralarında bir ilişki olup olmadığını, fatura içeriğindeki bedelin doğru yazılıp yazılmadığı, faturada yer alan alacağın ödenip ödenmediğini ortaya çıkaran en önemli delil tarafların ticari defterleridir. Ticari Defterlerin Delil Niteliği HMK’nın 222. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ;

“Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.

İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. “

 

 

“…Somut olayda, davalı alacaklı tarafça faturaya dayalı icra takibi başlatılmış ise de, tek taraflı olarak fatura düzenlenip, ticari defterlere kaydedilmesi akdi ilişkinin varlığını ispata yeterli değildir. Zira, dosya kapsamı itibariyle anılan faturanın davacıya tebliğ edildiğine dair bir belge bulunmadığı gibi, taraf ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi neticesinde takip konusu faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı da tespit edilmiştir. Ayrıca, ancak akdi ilişkinin ispatı halinde mal teslimi hususunda tanık dinlenebileceğinden, akdi ilişki, uyuşmazlık kapsamında ise, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin varlığının tanık delili ile ispatı mümkün olmayıp, 6100 Sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir…”

(YARGITAY11. HUKUK DAİRESİ E: 2016/790 K: 2016/619 K.T. 07.02.2017)

VIII. BİR İSPAT ARACI OLARAK BA-BS FORMU:

Kayıtdışı ekonomi ile ve piyasada “naylon fatura” olarak tabir edilen “muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belgeler” ile mücadele etmek için Mali İdare tarafından 2006 yılında uygulanmaya başlamış bir prosedür olan BA-BS formları firmaların birbirlerine kesmiş oldukları faturaları çapraz kontrole tabi tutmak ve eşleştirmek amacı taşır.

Mal alış, mal alış iadesi, mal satış, mal satış iadesi, demirbaşlar, giderler gibi faturalandırılmış belgeler de olarak adlandırılan hesaplarda